AKUPUNKTUR

  •      Akupunktur, vücudun doğal iyileşme mekanizmalarını harekete geçiren ve fonksiyonunu arttıran bir tedavi metodudur. Başlangıçta Çin tıbbının bir parçası olarak kabul edilen akupunkturun etkinliği günümüzde bilimsel olarak ispatlanmış olup, modern batı tıbbına ‘tamamlayıcı’ olarak, hatta bazı durumlarda ‘alternatif’ olarak tüm dünyada yaygın bir şekilde kullanılmaktadır.

  •      Yeni arkeolojik araştırmalara göre geleneksel Çin tıbbının ve bunun bir parçası olarak kabul edilen akupunktur tedavisinin başlangıç dönemi neolitik periyoda (10.000-4.000 yıl öncesine) uzanmaktadır. Konuyla ilgili günümüze ulaşan en kapsamlı yazılı kaynak ise M.Ö 475-225 yıllarında yazıldığı düşünülen Huangdi Neijing (Sarı İmparator’un Kitabı) isimli tıp kitabıdır. 1991 tarihinde Avusturya İtalya sınırındaki dağlarda bulunan ‘Ötzi’ isimli 5300 yıllık mumyada bulunan akupunktur tedavisi kalıntıları ise bu tedavinin sadece Çin ile sınırlı kalmadığı ve Avrupa kıtasında da uygulandığını göstermektedir.

         Milattan sonra Uzakdoğu ve Asya ülkelerinde yaygın olarak kullanılan akupunktur tedavisinin binlerce yıldan sonra tekrar batıya gelmesi 16. yüzyıla dayanır. Bu dönemde Asya’ya yolculuklarda bulunan Portekizli misyonerler ve bazı batılı doktorlar akupunktur tedavisini Avrupa ülkelerine taşımışlardır.

         Akupunktur Amerika Birleşik Devletleri’nde 1972 yılında başkan Richard Nixon’ın Çin’e yaptığı ziyaret sonrasında popüler hale gelmiştir. Başkan Nixon ve beraberindeki heyet Çin’de gördükleri akupunktur anestezisi ile açık kalp ameliyatından etkilenerek bu bilimin ülkelerine taşınmasının yolunu açmışlardır.

         Akupunktur tedavisinin modern tıbbın uygulandığı ülkelerde yaygınlaşması bilim adamlarını akupunktur ve etkisi hakkında bilimsel araştırmalar yapmaya yöneltmiştir. Etkinliği batı tıbbı ile de ispatlanan akupunktur, günümüzde Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) de kabul ettiği etkili bir tedavi yöntemi olup, batı tıbbına ek tamamlayıcı tedavi olarak ya da alternatif tedavi olarak kullanılmaktadır.

  •      Her insanın vücudunda anatomik olarak aynı yerde bulunan akupunktur noktaları vardır. Hastalığa ve şikayete bağlı olarak belli noktalar seçilerek buraya iğne batırılarak veya moksa denilen özel çubuklarla ısıtılarak veya lazer ışını ile veya düşük dozda elektrik enerjisi verilerek uyarı gönderilir. Bu özel noktaların uyarılması vücutta bazı kimyasal değişikliklere neden olarak iyileştirici etki sağlar.

         Bölgesel olarak sınıflamada kafa, yüz, burun, el, ayak, kulak ve vücut akupunkturu gibi farklı nosyonlar içerisinde, klinikte en yaygın kullanılan tipler kulak ve vücut akupunkturudur.

         İğneli yöntemde çelik, altın ve gümüşten yapılmış saç kılı kalınlığındaki tek kullanımlık steril iğneler belirlenen noktalar üzerine batırılır. İğnelerin uzunluğu kullanılan bölgeye göre değişmekle beraber ortalama 0,5-8cm arasında değişir. İğnenin batırılma derinliği ve yönü de noktanın özelliğine göre değişmektedir. İğneli tedavi çocuklarda bile rahatlıkla kullanılmakta olup sinek ısırığına benzeyen hafif bir batma hissi dışında herhangi bir ağrı ve acıya neden olmaz.

         Kulak akupunkturunda obesite ve kilo verme tedavisinde 1,3-1,7 milimetre uzunluğunda haftalık kalıcı iğneler yerleştirilebilir.

         Moksa tedavisinde mugvort (Artemesiae Vulgaris) denilen Çin kökenli bir bitkinin yaprakları kullanılır. Kurutulmuş ve çubuk haline getirilmiş bu yapraklar akupunktur iğnesinin üzerine takılarak yada iğneye takılmadan nokta üzerinde ucu yakılarak akupunktur noktası ısıtılır ve aktive edilir. İşinin ehli tarafından yapıldığında herhangi bir yanık riski yoktur.

         Lazer akupunktur tedavisinde laser ışını ile akupunktur noktasına enerji verilerek tedavi edilir. Özellikle iğne ve diğer yöntemlerin kullanılamadığı küçük çocuklarda tercih edilir.

         Elektroakupunktur yönteminde noktalara düşük şiddette, karıncalanma hissi yaratacak şekilde elektrik akımı verilerek nokta uyarılır. Noktalar birbirine elektrik akımı ile bağlanarak da etki arttırılabilir.

         Uygulama seansları hastalığın tipine, süresine, aynı anda birkaç hastalığın bir arada bulunmasına ve hastanın yaşına  bağlı olarak değişir. Genellikle haftada 1 yada 2 seans olacak şekilde uygulanır. Toplam seans sayısı 3-30 arasında değişir. Şiddetli adet sancıları, migren atağı, ameliyat sonrası ağrılar gibi akut durumlarda o anda yaşanan ağrıyı kesmek için tek seanslık da uygulanabilir.

  •      Akupunktur noktaları çevre dokudan farklılık göstermektedir. Bu noktaların;
    1. Elektrik direnci düşüktür
    2.Elektrik potansiyeli fazladır
    3.Isısı fazladır
    4.Üzerine basınç uygulandığında duyarlılık olabilir
    5.Cilt havalanması daha fazladır

  •      Akupunkturun etki mekanizmasını, felsefesini de anlamak açısından, doğu ve batı tıbbına göre 2 şekilde açıklamak daha uygun olur.

      Akupunkturun Etki Mekanizmasının Geleneksel Tıbba Göre Açıklaması

         Akupunkturun geleneksel teorisinde vücutta ‘chi’ denilen yaşam enerjisinin döngüsü yatar. Meridyen olarak adlandırılan kanallar üzerinden vücutta devamlı akış halinde olan ‘chi’ enerjisi tüm vücut fonksiyonlarından sorumludur. Hastalık dediğimiz süreçler bu enerjinin dolaşım bozukluğu sonucunda oluşur. Akupunktur tedavisinde amaç bu enerji dengesizliğini düzeltmek ve iyileşme sağlamaktır.

         Vücutta 12 adet standart ve 8 adet ekstra meridyen bulunur. Meridyenler üzerinde yaklaşık 400 adet akupunktur noktası yer alır. Bu noktalar her insanda anatomik olarak aynı yerde bulunurlar. Hastalığa ve şikayete göre noktalar seçilerek tedavi uygulanır. Amaç ‘chi’ denilen yaşam enerjisinin düzgün dolaşmasını sağlayarak hastalığı iyileştirmek ve vücudu dengeye sokmaktır.

    Akupunkturun Etki Mekanizmasının Modern Tıbba Göre Açıklaması

         Akupunkturun etki mekanizmasının anlaşılabilmesi için yapılmış sayısız bilimsel araştırmalar vardır. Bu araştırmaların sonucunda ortaya çıkan bilgiler sonucunda akupunktur tedavisinin etki mekanizması 5 ana başlık altında toplanabilir:

    Ağrı Kesici Etki

         Akupunktur beyinden opiod analjezikler denilen morfin benzeri maddeleri ve endorfin salgılatır. Bu maddelerin ağrı kesici etkisine henüz hiçbir ilaç ulaşamamıştır.
         Akupunktur beyinden GABA denilen maddenin salgılanmasını uyarır. Bu madde kuvvetli bir kas gevşeticidir. Bel ve boyun fıtığı gibi durumlarda kas spazmı ağrıyı arttırır.            
         Akupunktur kasları gevşeterek ağrıyı azaltır.
         Akupunktur beyinden steroid denilen maddeyi salgılatır. Steroid hem antiinflamatuar etki gösterir hem de ödem denilen sıvı toplanmasını çözerek ağrı kesici etki yaratır.
         Dışarıdan ilaç olarak da alınabilen steroid içerikli maddelerin vücuda birçok yan etkisi vardır. Akupunktur tedavisinde kendi vücudumuzun ürettiği steroid dolaşıma verildiğinden bu yan etkiler gözlenmez.
         Akupunktur beyinde ağrı duyusunu algılayan bölgelerdeki aktiviteyi baskılar.

    Homeostatik (vücut sistemlerini dengeleyici) Etki

    Eritrosit denilen ve oksijen taşıyan kan hücrelerinde artış
    Vücut kan yağlarında %30-60 azalma
    Fosfolipit konsantrasyonunda %20-30 azalma
    Damarlarda gevşeme ve kan basıncında azalma
    Sempatik ve parasempatik sinir sisteminde regülasyon
    Mide asit salgılanmasında azalma
    Solunum parametrelerinde değişim

    Bağışıklık Sistemi Üzerine Etki

    Enfeksiyon ile savaşan lökosit hücrelerinde ve elektroforezde gama globulin fraksiyonunda artış
    Antikor yapımında artış
    Plazmanın bakteri öldürücü gücünde artış
    Histamin, seratonin gibi mediyatörlerde artış
    T lenfositlerinde artış
    Lökositlerde artış

    Sedatif (sakinleştirici etki)

    Motor sinir hızlarında belirgin düşüş
    Tedavi sırasında beynin alfa dalga dalgalarında değişiklik

    Psikolojik Etki


    Vücutta serotonin salgısını arttırarak antidepresan etki yaratılması
    Beyinde dopamin ve beta endorfin ismi verilen maddelerin arttırılması ve sakinleştirici etki oluşumu

  • Tedavinin hemen öncesinde ya da sonrasında ağır yemek yenmemeli
    Tedaviden 6 saat önce ve sonra fazla egzersiz, alkol tüketimi ya da cinsel aktivite olmamalı
    Hastalık sebebiyle doktor kontrolünde kullanılan ilaçlar kesilmemeli

  •      Akupunktur iyileşmeyi doğal vücut mekanizmalarını uyararak sağladığından hiç bir yan etkisi yoktur. Sterilizasyona dikkat edilmediğinde enfeksiyon riski ortaya çıkar. İşinin ehli tarafından yapılmadığında damar ve doku zedelenmeleri, organ yaralanmaları ortaya çıkabilir.

  •      Hamilelerde doğuma yardımcı olmak, bulantı kusmayı azaltmak, fetusun pozisyonunu düzeltmek amacıyla kullanılmasına rağmen, bazı noktalarda düşük riski olduğundan bu noktalara uygulama yapılmaz.
         Hemofili gibi kanama pıhtılaşma bozukluğu olan hastalarda uygulanmaz.
         Kan sulandırıcı ilaç kullananlarda dikkatli olmak gerekir.

     

  • Akupunktur tek başına ya da batı tıbbına tamamlayıcı olarak birçok hastalıkta tedavi amacıyla kullanılır. Bunlar özetle aşağıdaki gibidir :

    Kalp Damar Sistemi Hastalıkları


    Hipertansiyon (yüksek tansiyon)
    Hipotansiyon (düşük tansiyon)
    Hiperlipidemi, hiperkolesterolemi (kan yağlarında yükseklik)

    Solunum Sistemi Hastalıkları

    Astım
    Allerjik bronşit
    Kronik bronşit
    Boğmaca
    Kuru öksürük

    Ürogenital Sistem Hastalıkları

    İnfertilite (kısırlık)
    Adet düzensizliği
    Adet sancısı
    Erkek cinsel fonksiyon bozukluğu
    İktidarsızlık
    Libido azlığı
    Menapoz şikayetleri
    Kronik sistit (idrar yolu hastalıkları)
    Renal kolik (böbrek taşı ağrısı)

    Kulak Burun Boğaz Hastalıkları

    Bazı sağırlık türlerinde
    Tinnitus (kulak çınlaması)
    Vertigo (baş dönmesi)
    Meniere sendromu
    Allerjik rinit
    Faranjit
    Ses kısıklığı
    Akut ve kronik sinüzit
    Burun kanaması
    Kulak ağrısı

    Sindirim Sistemi Hastalıkları

    Akut ve kronik gastrit
    Ülser
    Kabızlık
    Mide asidi yüksekliği
    Karaciğer yağlanması
    Biliyer kolik (safra kesesine bağlı ağrılar)
    Dizanteri

    Nörolojik Hastalıklar

    Baş ağrısı ve migren
    Trigeminal nevralji (yüz ağrısı)
    Fasyal paralizi (yüz felci)
    Periferal nöropati
    Parkinson

    Romatizmal Hastalıklar

    Bel ve boyun fıtıkları
    Fıtığa bağlı ağrılar
    Siyatik
    Eklem kireçlenmeleri
    Romatoid artrit
    Sırt ve omuz ağrıları
    Akut eklem romatizması
    Fibromiyalji (kas ağrıları)

    Ağız ve Diş Hastalıkları

    Gingivit (diş eti iltahabı)
    Aft (ağız yarası)
    Akut ve kronik faranjit
    Diş ağrısı

    Cilt Hastalıkları

    Sedef hastalığı
    Zona
    Saç dökülmesi
    Akne vulgaris
    Kozmetik amaçlı

    Metabolik Durumlar ve Hormonal Hastalıklar

    Obesite
    Tiroid bezi hastalıkları
    İnfertilite
    Diyabet

    Ruhsal Hastalıklar

    Depresyon
    Panik atak
    İnsomnia (uykusuzluk)
    Anksiyete
    Konsantrasyon azlığı
    Nörozlar

    Göz Hastalıkları

    Santral seröz retinit

    Diğer

    Radyoterapi ve kemoterapinin yan etkilerinin tedavisi
    Hamileliğe bağlı mide bulantısı ve kusmalar
    Doğumun başlatılması
    Enfeksiyon hastalıkları
    Ameliyat sonrası ağrılar
    Sigara, alkol ve diğer madde bağımlılıkları
    Süt salgısını arttırma amaçlı
    Çene eklemi rahatsızlıkları
    Kansere bağlı ağrılar

  • Dünya Sağlık Örgütü (WHO) Akupunktur’un kullanılabileceği hastalıkları yeterli araştırma bulunup bulunmamasına göre 3 gruba ayırmıştır :

    1) Kontrollü Bilimsel Araştırmalar Neticesinde Akupunkturun Etkili bir Tedavi Olduğu Kanıtlanan Hastalıklar ya da Semptomlar

    Radyoterapi ya da kemoterapinin yan etkileri
    Biliyer kolik (Safra kesesi kolik ağrısı)
    Allerjik rinit
    Depresyon
    Dizanteri
    Primer dismenore (Adet sancısı)
    Gastrit ve ülsere bağlı mide ağrısı
    Yüz ağrısı
    Baş ağrısı
    Hipertansiyon
    Hipotansiyon
    Doğumun başlatılması
    Diz ağrısı
    Lökopeni
    Bel ağrısı
    Fetusun malpozisyonu
    Gebeliğe bağlı mide bulantısı
    Mide bulantısı ve kusma
    Boyun ağrısı
    Diş ağrısı
    Omuz artriti
    Ameliyat sonrası ağrılar
    Renal kolik
    Romatoid artrit
    Siyatik
    Eklem bağı ya da kas zedelenmesi
    İnme
    Tenisçi dirseği

    2) Akupunkturun Tedavi Edici Etkisi Gösterilmiş Ama Daha İleri Araştırmalar Gerektiren Hastalıklar ya da Semptomlar

    Karın ağrısı (akut gastroenterit yada gastrointestinal spazma bağlı)
    Akne vulgaris
    Alkol bağımlılığı ve detoksifikasyonu
    Yüz felci
    Bronşiyal astım
    Kansere bağlı ağrılar
    Kardiyak nöroz
    Kronik kolesistit ve akut alevlenmesi
    Stress sendromu
    Kapalı kraniyoserebral hasar
    Diyabet (tip 2)
    Kulak ağrısı
    Epidemik hemorajik ateş
    Burun kanaması (sistemik ya da lokal bir hastalığa bağlı olmayan)
    Konjonktiva altına enjeksiyona bağlı göz ağrıları
    İnfertilite (Kısırlık)
    Fasyal spazm
    Kadın üretral sendromu
    Fibromiyalji ve fasiit
    Gastrokinetik rahatsızlık
    Gut artriti
    Hepatit B virüs taşıyıcılığı
    Herpes zoster
    Hiperlipidemi
    Ovariyan yetmezlik
    İnsomnia (uykusuzluk)
    Doğum sırasındaki ağrılar
    Süt verme, süt arttırma
    Erkek seksüel fonksiyon bozukluğu (organik nedenli olmayan)
    Meniere hastalığı
    Herpes sonrası nöralji
    Nörodermatit
    Obesite
    Kokain, eroin, opiyum ve diğer madde bağımlılıkları
    Osteoartrit
    Endoskopi sonrası ağrılar
    Tromboanjitis obliterans ağrısı
    Polikistik over sendromu
    Çocuklarda ekstübasyon sonrası
    Premenstirüel sendrom
    Kronik prostat
    Kaşıntı
    Radiküler ve psödoradiküler ağrı sendromu
    Tekrarlayan alt idrar yolu hastalıkları
    Refleks sempatetik distrofi
    Travmaya bağlı idrar retansiyonu
    Şizofreni
    İlaca bağlı siyalizm
    Sjögren sendromu
    Bademcik ve boğaz ağrısı
    Akut omurga ağrısı
    Boyun tutulması
    Çene eklemi fonksiyon bozuklukları
    Tietze sendromu
    Sigara bağımlılığı
    Tourette sendromu
    Kronik ülseratif kolit
    Ürolitiyazis
    Vasküler demans
    Boğmaca

    3) Kişisel Kontrollü Araştırmaların Bazı Tedavi Edici Etkileri Gösterdiği ve Batı Tıbbı ile Tedavisi Zor Olduğundan Akupunktur Tedavisinin Denemeye Değer Olduğu Hastalıklar veya Semptomlar

    Kloazma
    Santral seröz koroidopati
    Sağırlık
    Renk körlüğü
    Hipofreni
    İrritabıl kolon sendromu
    Omurilik hasarına bağlı nöropatik mesane
    Kronik pulmoner kalp hastalığı
    Küçük havayollarında tıkanıklık

  •      Obezite ve fazla kilo eskiden sadece estetik bir problem olarak görülürdü. Günümüzde kilo probleminin neden olduğu sağlık sorunlarına her geçen gün bir yenisi eklendiğinden, fazla kilolu olmak artık bir hastalık sayılmaktadır.

         Dünya Sağlık Örgütü’nün 2008’de yaptığı araştırmaya göre tüm dünyada 400 milyon obezite vakası, 1.4 milyar fazla kilolu insan yaşamaktadır. 2015 yılında bu oranın 700 milyon obezite, 2.3 milyar fazla kilolu insan olacağı tahmin edilmektedir. Ülkemizde Sağlık Bakanlığı tarafından yapılan araştırmaya göre erkeklerin %21,2’si, bayanların %41,5’i obezdir.

         Obezite risk faktörleri arasında; aşırı ve yanlış beslenme alışkanlıkları, yetersiz fiziksel aktivite, yaş, cinsiyet, eğitim düzeyi, sosyo kültürel etkenler, gelir durumu, hormonal ve metabolik etmenler, genetik, psikolojik problemler, sık aralıklarla çok düşük enerjili diyet uygulamaları, sigara alkol kullanma durumu, bazı ilaçların kullanımı, doğum sayısı ve doğumlar arasındaki süre yer alır.

         Fazla kilo ve obezite problemleri olanlarda kolesterol yüksekliği, kalp damar hastalıkları, eklem hastalıkları, omurga hastalıkları, şeker hastalığı, yüksek tansiyon, safra kesesi hastalıkları, felç, iç organ yağlanmaları, uyku apnesi, astım, adet düzensizlikleri, solunum zorluğu, gebelik komplikasyonları ve aşırı kıllanma normal kilolu bireylere göre çok daha fazla görülmektedir. En korkutucu olanı da fazla kilolu insanlarda kanser oranının diğer bireylere göre oldukça yüksek oranda izlenmesidir. Vücutta kanserojen etki yapan toksinler yağ dokuda biriktiğinden ve bir takım kanserlerin oluşmasını tetikleyen hormonal dengesizliğin kilolu insanlarda çok daha fazla ortaya çıkmasından, kadınlarda safra kesesi, rahim, meme ve yumurtalık kanseri, erkeklerde bağırsak ve prostat kanseri fazla kiolu olanlarda çok daha yüksek oranda izlenmektedir.

         Sadece kilo vererek yukarıda sayılan bir çok hastalığın tedavisi veya ortaya çıkmadan engellenmesi mümkündür. Kilo verme tedavilerinin başında diyet ve egzersiz gelmektedir. Diyet kilo tedavilerinin temelini oluşturmasına rağmen en büyük problem hastaların diyete uymakta yaşadıkları zorluklardır. O güne kadar edinilen yanlış beslenme alışkanlıklarını değiştirmek zordur. Buna açlık duygusunu baskılayamamak da eklendiğinde diyet tedavileri sekteye uğrar.Akupunktur tedavisi burada devreye girer. Akupunktur beyindeki hipotalamus bölgesini etkileyerek iştahı ve açlık duygusunu baskılar. Tokluk hissi yaratır. Böylece yenilen miktarı azaltır. Midedeki asit miktarını azaltarak yanmayı ve mide şikayetlerine bağlı aşırı yemeyi önler. Akupunktur tedavisi aynı zamanda, metabolizmayı düzenleyerek ve stresi baskılayarak hastanın diyete uyumunu ve istenilen hedefe ulaşmayı kolaylaştırır.

        Yukarıdaki etki mekanizmaları bir araya geldiğinde kilo vermek kolaylaşır. Akupunktur tedavisi sırasında kişiye uygun bir beslenme planı ve egzersiz verilir. Duruma bağlı olarak sadece kulak akupunkturu yada buna ek olarak vücut akupunkturu yapılır. Seanslar haftada 1 ya da 2 kez olabilir. Hedef sağlıklı bir şekilde haftada 1-2 kg kaybetmektir. İdeal kiloya inildikten sonra akupunktur 6 ay boyunca ayda 1 seans olacak şekilde devam edilir ve inilen kilo sabitlenir. Daha sonra yılda 2-3 kez kontrol yeterlidir.

  •      Astım bronşiyale toplumda en sık görülen kronik hastalıklardan biridir. Bazı durumlarda ölüme sebebiyet bile verebilir. Astım özünde bağışıklık sistemi ile ilgili bir hastalıktır. Hava yolları daralması ve ‘wheezing’ denilen hırıltılı solunum ortamda bulunan patojenlere karşı vücudun verdiği immün reaksiyon sonucu oluşur. Astım hastalarının çoğunda dengesiz bir bağışıklık sistemi vardır.

         Batı tıbbında henüz astımı tedavi edebilen herhangi bir yöntem yoktur. Kullanılan ilaçlar sadece semptomları kontrol altına alır ve atak sayısını azaltır. Genelde ömür boyu kullanılmaları gerekir ve uzun süreli kullanımlar sonucu sayısız yan etki gelişir. Bu yan etkiler mide yanması gibi hafif olabileceği gibi, ülser ve kalıcı kemik dokusu kaybı gibi ciddi de olabilir.Tedavi sürecindeki bu sıkıntılar diğer kronik hastalıklarda olduğu gibi hastaların bir kısmını ‘alternatif’ tedavi arayışlarına itmiştir. Astımda akupunktur tedavisi batı tıbbına tamamlayıcı’ olarak ve bazı durumlarda ‘alternatif’ olarak yaygın şekilde kullanılır.

         Akupunktur tedavisi bağışıklık sistemini düzenleyerek ve akciğer fonksiyonlarını arttırarak astım tedavisinde etkili olur. Tedavi ile atak şiddeti ve sıklığı azalır. Bazı vakalarda tamamen ortadan kalkar. İlaca bağımlılık azalır veya ihtiyaç kalmaz. Astımı tedavi amaçlı yapılmasının yanı sıra akut atak sırasında atağı geçirmek amacıyla da yapılabilir.

         Astım tedavisinde seanslar hastalığın şiddetine göre belirlenir. Genellikle kulak ve vücut akupunkturu birlikte kullanılır. Çok küçük çocuklarda lazer akupunktur tercih edilir. Ciddi vakalarda her gün yada gün aşırı 8-12 seans yapılır. Ardından 7 gün ara verilir. Aradan sonra 3 hafta süreyle haftada 2 seans, ikinci 3 haftalık süreçte ise haftada 1 seans yapılır. Hastalığın tekrarlamaması için 6 ay yada 1 yıl boyunca ayda 1 seans yapılır.

  •      Uluslararası Baş Ağrısı Derneği, baş ağrılarını primer ve sekonder ana başlıkları altında 13 alt gruba ayırır. Bu grupların içeriğinde baş ağrısına neden olan 69 farklı sebep veya hastalıktan bahsedilir. Bunlar, beyin kanaması, beyin tümörü gibi çok ciddi ve cerrahi gerektirecek sebepler olabileceği gibi, hipoglisemi dediğimiz kan şekerinin düşmesi yada göz bozukluğu gibi çok daha rahat tedavi edilebilecek hastalıklar olabilir. Baş ağrısı tedavisinde en önemli basamak altta yatan nedenin bulunmasıdır. Cerrahi gerektirecek ciddi nedenler hariç geri kalan hemen hemen tüm diğer sebepli baş ağrılarında akupunktur ‘tamamlayıcı’ yada ‘alternatif’ olarak kullanılmaktadır. Bu hastalıklardan;

    Migren
    Gerilim tipi baş ağrıları
    Küme tarzı baş ağrıları
    Yapısal bozuklukla ilişkili olmayan baş ağrıları
    Kafa travması ve damarsal hastalıklarla ilişkili baş ağrıları
    Madde kullanımına bağlı baş ağrıları
    Boyun fıtığına bağlı baş ağrıları
    Sinüzit kaynaklı baş ağrıları
    Trigeminal nevralji gibi sinir kökenli baş ağrıları
    Çene eklemi bozukluğuna bağlı baş ağrıları

         Yapısal bozukluklarla ilişkisi olmayan baş ağrılarında akupunktur tedavisi çok başarılı sonuçlar vermektedir.

         Akupunktur tedavisine başlamadan önce baş ağrılarının geleneksel Çin Tıbbı’na göre de bir sınıflaması yapılır ve tedavi edilecek noktalar meridyenleriyle beraber belirlenir. Eğer ağrılar hemen hergün ise, başlangıçta seanslar da hergün uygulanır. Ortalama 10 seans bu şekilde uygulandıktan sonra 1 hafta ara verilir. Sonrasında duruma göre haftada 1 veya 2 seans olarak devam edilir. Ardından seans araları açılır. Özellikle migren türü kronik ve uzun geçmişi olan ağrılarda tedavi süresi 3-6 aya kadar uzayabilir. Ağrı tedavisinde genellikle vücut akupunkturu kullanılır. Gerekirse kulak akupunkturu eklenir.

  •      İnfertilite yani kısırlık, sayısız nedenin oluşturduğu ortak bir sonuçtur. Özellikle son yıllarda, evlenme yaşının yükselmesi, sağlıksız beslenme, yaşadığımız ortamlarda toksinlerin artması ve stres nedeniyle oranı gittikçe artmaktadır. Günümüzde modern tıbbın sunduğu IVF gibi olanaklar sayesinde çoğu çift çocuk sahibi olabilmektedir. Ama yine de sayısız deneme yapmak zorunda kalan, yada tüm tedaviye rağmen yine de açıklanamaz şekilde çocuk sahibi olamayan çiftler vardır. Maddi manevi oldukça sıkıntılı olan bu süreç, dünya üzerinde tamamlayıcı tıbbın en sık kullanıldığı durumların başında gelmektedir.Homeopati, nütrisyon tedavileri, akupunktur ve hipnoterapi infertilite tedavilerinde en yaygın kullanılan tamamlayıcı tıp yöntemleridir. Ayrı ayrı kullanılabildikleri gibi, hep birlikte de kullanılabilirler.

         Hem batı tıbbının hem de tamamlayıcı tıbbın kısırlık tedavisindeki etkinliğini anlayabilmek için infertilite sebeblerine genel bir göz atmak gerekir. Üreme hücreleri erkeklerde ömür boyu ve milyonlarca üretilebiliyorken, kadınlar günümüz bilgilerine göre, yumurtalıklarında belli sayıda yumurta hücresi ile doğarlar ve menapoz dediğimiz sürece gelene kadar her ay bir yumurta hücresi olgunlaştırırlar. Herşeyin yolunda gitmesi ve sorunsuz döllenme için sistem her noktasında mükemmel çalışmalıdır.Üreme hücrelerinin üretimini ve olgunlaşmasını sağlayan hormonal uyarı merkezi, üreme hücrelerinin bulunduğu ortam, bu hücreleri olması gereken yere taşıyan yollar ve döllenme olduktan sonra embriyonun yaşayıp gelişeceği ortam tamamen sağlıklı olmalıdır ki yeni bir canlı dünyaya gelebilsin. Sistemin herhangi bir yerindeki en ufak bir aksaklık son noktaya ulaşmayı engeller. Bu aksaklıklar bazen basit bir ilaç tedavisiyle bazen ise cerrahi tedaviyle giderilmektedir. Bazı problemlerde ise ‘tüp bebek’ dediğimiz IVF ve benzeri yöntemlere ihtiyaç duyulmaktadır. Günümüz şartlarında çaresi olmayan tek durum menapoz, yani yumurtalıklardaki hücrelerin tamamen tükenmesi durumudur.

         Akupunktur tedavisi meridyenlerdeki enerji dengesizliğini düzelterek, hormonal dengeyi sağlayarak, yumurtalık fonksiyonlarını arttırarak ve rahimdeki kan akımını arttırarak kısırlık tedavisinde etkili olur. Tedavinin süresi hastada kısırlığa neden olan hastalığa bağlı olarak değişir. Yumurta hücresi olgunlaşması yaklaşık 90 gün sürdüğünden tedaviye başlamada ve sürdürmede bu süreler göz önüne alınmalıdır.

         Tüp bebek yöntemi deneyecek bir hastaya prosedürden 3-4 ay öncesinden tedavi başlanmalıdır. Amaç tüp bebek için yumurta toplama işleminde mümkün olduğu kadar fazla sayıda, sağlıklı ve olgun yumurta hücresi sağlamaktır. Embriyonun rahme yerleşmesini sağlamak ve düşük riskini azaltmak için de embriyo naklinin ardından akupunktura bir süre devam edilmelidir. Seanslar haftada 1 olacak şekilde tedaviye başlanır ve istenilen sonuç elde edilinceye kadar devam edilir. Düşük riski ilk 12 haftada yüksek olduğundan bu dönemde düşüğü önlemek için akupunktura devam edilir. Hormonal düzensizlikler, tüp spazmı, polikistik over sendromu, lüteal faz defekti, hiperprolaktinemi ve sperm DNA fragmantasyonuna bağlı erkek infertilitesinde de akupunktur tedavisi başarıyla kullanılır. Bu tür durumlarda da haftada 1 seans olacak şekilde tedaviye başlanır ve gebelik elde edilene kadar devam edilir.

         Çoğu vakada tedaviye sağlıklı beslenme düzenlemeleri, bitkisel tedaviler ve vitamin takviyeleri de eklenerek etkinlik arttırılır.

  •      Akupunkturun, polikistik over sendromu, adet düzensizliği, adet sancıları, premenstrüel sendrom, myomlar, menapoza bağlı şikayetler, kronik pelvik inflamatuar hastalıklar, yumurtalık kistleri, libido azlığı, disfonksiyonel uterus kanamaları gibi çok çeşitli jinekolojik hastalıklarda, tedavi edici etkinliği vardır.

  •      Toplumda bel, boyun ve sırt ağrısı şikayetine çok sık rastlanmaktadır. Duruş bozuklukları, mesleki faktörler, zorlanma, iklim değişimleri, uygun olmayan yastık ve yatak kullanımı gibi nedenlerden kaynaklanabileceği gibi fıtık denilen omurilik hastalıklarına bağlı sinir sıkışmalarından ve dejeneratif romatizmal hastalıklardan da kaynaklanabilir. Bazı hastalarda ağrılar kronik ve çok şiddetli olup hayatı çekilmez hale getirebilir. Tedavide önemli olan ciddi dejeneratif değişiklikler ortaya çıkmadan olaya müdahale etmektedir. Ne yazık ki çoğu hasta artık ağrılar dayanılmaz hale gelmeden doktora başvurmaz. Ciddi anatomik bozukluk veya dejeneratif değişiklikler ortaya çıktığında ise tedavi yöntemi radikal cerrahiye kadar gidebilir.

         Akupunktur nedeni ne olursa olsun, tüm bel, boyun ve sırt ağrılarında etkili bir tedavi yöntemi olarak dünyada yaygın olarak kullanılmaktadır. Çok ileri ve ameliyat gerektiren dejeneratif değişikliklerde ve fıtık vakalarında ise cerrahi kaçınılmaz olsa bile tamamlayıcı tedavi olarak eklenebilir. Hatta başlangıç düzeyindeki fıtıklarda yapılan akupunktur tedavisi fıtıklaşan omurilik diskini anatomik olarak tamamen düzelebildiğine dair yayınlar vardır.

         Akupunktur tedavisi başlangıçta 10–14 seans gün aşırı veya her gün yaklaşık 20–30 dk uygulanır. Sonra haftada 1’e düşer. Ardından ayda 1 ve 3 ayda 1 seans olarak tedaviye devam edilir. Ardından yılda 1 kez koruma kürü yapılır. Bazı ağrılarda ilk seansta rahatlama başlar. Kronik ve uzun süreli ağrılarda genellikle 4–5 seans sonunda cevap alınmaya başlar. Başarı oranı vakaya, hastalığa ve hastalığın süresine göre farklı olmakla beraber % 60–80 civarındadır.

  •      Yüz felci nervus facialis denilen 7. kafa çiftinin bozukluğuna bağlı oluşur. Hasta etkilenen bölgedeki yüz kaslarını kullanamaz. Ağız ve yanak yana doğru kayar, göz kapağı kapatılamaz ve kaş kaldırma hareketi yapılamaz. Estetik bir problem oluşturmasının yanı sıra hastanın yeme, içme faliyetleri etkilenir ve göz kapağının kapanamamasına bağlı oluşan kornea kuruluğu ve enfeksiyonlar sonucu görme kaybına kadar gidebilir.

         Yüz felci merkezi ve periferik olarak 2 tiptir. Periferik tipte yüzün yarısındaki tüm kaslar etkilenirken merkezi tipte göz kapağı ve alın etkilenmez. Vakaların %60’ında neden saptanamaz. Diğer nedenler arasında beyin ve kulak kaynaklı tümörler, orta kulak iltahabı, travma öysüsü, herpes virüs gibi çeşitli virüsler, hipertansiyon, diyabet, soğuğa maruz kalma sayılabilir.

         Nedeni bilinmeyen yüz felçlerinin %90’ı kendiliğinden iyileşir. İyileşme 2-3 ayı bulabilir.Tedavide kortizonlu ilaçlar, B vitamini, fizik tedavi ve travma vakalarında ameliyat uygulanır. Akupunktur tedavisi yüz felcinde etkinliği yüksek olan bir tedavi yöntemidir. Yanlız tedaviye ilk 3 ayda başlanması çok önemlidir. 6 ayı geçmiş vakalarda etkinlik düşüktür.

         Akupunktur tedavisi başlangıçta10-12 seans hemen her gün yapılmalıdır. Sonra 1 hafta ara verilip tedaviye 4 hafta boyunca haftada 2 kez devam edilir. Sonrasında iyileşme durumuna bağlı olarak haftada 1 veya 2 haftada bir kez yüz kaslarının güçlendirilmesine devam edilir. Tedavi başarısı zamanını geçirmemiş vakalarda %95 civarındadır.

  •      Alkol, uyuşturucu madde ve nikotin bağımlılığı tedavilerinde kullanılan tamamlayıcı tıp yöntemlerinden birisi de akupunkturdur. Bu maddelerin vücuda verdiği zararları bilmeyen yoktur. Zararların bilinmesine rağmen kullanmaya devam etmenin en büyük nedeni bırakıldıklarında vücutta oluşturdukları yoksunluk sendromlarıdır.

         Her türlü maddenin belli bir miktar ve sürenin üzerinde kullanımı vücutta reseptör dediğimiz bir takım alıcıları aktive eder. Bağımlılık durumu bu alıcıların aktivasyonuna bağlıdır. Yani, sigara, alkol ve uyuşturucu madde kullanımlarında maddeyi almadığımız zaman vücut yoksunluk sendromu dediğimiz bir takım semptomlar göstermeye başlar. Sinirlilik, uykusuzluk, aşırı uyku hali, ellerde titreme, ağızda kuruluk, baş dönmesi, konsantrasyon bozukluğu, terleme gibi belirtiler yoksunluk sendromlarıdır. Hatta uyuşturucu madde kullananlarda durum halüsinasyonların ortaya çıkmasına kadar gidebilir. Kişi rahatsızlık veren bu semptomlardan kurtulmak için sigara içmeye, alkol almaya yada uyuşturucu madde kullanmaya devam eder.

         Akupunktur tedavisinde amaç vücuttaki çeşitli akupunktur noktalarının kullanılarak yoksunluk sendromlarını hafifletilmesi ya da tamamen ortadan kaldırılmasıdır. Bu sayede bağımlılıktan kurtulmak çok kolaylaşır. Akupunktur tedavisi ile aynı zamanda kullanılan maddeden tiksinti de sağlanır. 

         Tedavinin başarısını belirleyen en önemli etken hastanın kendi iradesi ile tedaviyi kabul etmesidir. Yani bırakmaya istekli olmak tedavinin en önemli aşamasıdır.

         Bağımlılık durumlarında hasta ilk akupunktur seansına gelirken en az 12 saat boyunca alkol, sigara ya da uyuşturucu madde almamış olmalıdır.

         Sigara bağımlılığında bazen tek seans yeterli olabilirken bazen de 3-4 seans uygulanması gerekebilir. Seans aralığı hastanın durumuna göre belirlenir.

         Alkol bağımlılığında haftada 2 seans olacak şekilde ortalama 3 hafta tedavi uygulanır. Hastanın durumuna göre tedavi uzatılabilir.

         Uyuşturucu madde bağımlılığında yoksunluk sendromları çok daha şiddetli olacağından tedavi ilk dönemlerde günlük ya da gün aşırı başlanır. Duruma göre seans araları açılarak 3 ay devam edilebilir.

  •      Romatizmal hastalıklar vücudumuzun hareket etmesini sağlayan kemik, kas, eklem ve bunları birleştiren bağlarda oluşan hastalıklar gurubudur. Hastada ağrı, hareket kısıklığı, şekil bozukluğu, halsizlik, yorgunluk ve ödeme neden olurlar.

         Akut eklem romatizması, romatoid artrit, artroz (kireçlenme), Sjögren sendromu, Behçet hastalığı, sistemik lupus eritamatozis ve ankilozan spondilit gibi hastalıklar bu gruba girer.

         Özellikle boyun, diz, bel, ayak, kol ve el bileğindeki artrozlarda ve buna bağlı semptomlarda akupunktur oldukça etkilidir.Akupunktur tedavisi sorunlu bölgedeki kan akımını arttırır ve ağrıya neden olan ödemi azaltır. Beyinden endorfin, bradikinin ve serotonin salgılanmasını arttırarak ağrının azalmasını sağlar. Başlangıç tedavisi 10–14 seans olarak gün aşırı veya her gün uygulanır. Ardından haftada 1 seansa düşülür. İyileşme oranına göre ayda 1 ve 3 ayda 1 seansa düşülerek sonlandırılır. Ağrıya genellikle 4–5 seans sonunda cevap verirse tedaviye çok iyi cevap veriyor demektir. Başarı oranı hastaya, yaşına, hastalığın süresine ve hasar miktarına göre değişmekle birlikte % 60–80 civarındadır.

  •      Meniere hastalığı sebebi tam olarak bilinmeyen ve iç kulakta bulunan sıvının başınç artışından kaynaklandığı düşünülen bir hastalıktır. En önemli bulgu ataklar halindeki baş dönmesidir. Bununla birlikte denge kaybı, kulak çınlaması, kulakta tıkanıklık hissi ve işitmede azalma da gözlenir. Meniere hastalığı 1-2 saat süren ataklar halinde ortaya çıkar ve ataklar tekrarladıkça işitme kaybı ilerler. %20 vakada her 2 kulak birden tutulur.

         Adet dönemi, hamilelik, stres, ruhsal travmalar, uykusuzluk, alkol, sigara, kafein, aşırı tuz, süt ürünleri, yağlı gıdalar atakları tetikler.

         Başlangıç tedavisi hergün olmak üzere 10 seanstır. Ardından 1 hafta ara verilir ve 3 hafta boyunca haftada 2 seans uygulanır. Daha sonra 3 hafta boyunca haftada 1 seans, 6 ay boyunca ayda 1 kez devam edilerek tedavi tamamlanır.

  •      Akupunktur tedavisi, akut ve kronik gastrit, ülser, kabızlık, mide yanması, reflü, irritabıl kolon sendromu, mide bulantısı, kusma, Chron hastalığı ve  gibi sindirim sistemi hastalıklarında oldukça etkilidir. Akupunkturun mide asit salgısını azalttığı,  mide ve bağırsak hareketlerini düzenlediği bilimsel olarak ispatlanmıştır.

         Tedavi hastalığa ve hastalığın süresine göre değişir. Haftada bir seans olarak başlanabileceği gibi gün aşırı olarak da başlanabilir. Tedaviye 10-12 seans olarak başlanıp, ardından haftada 2 seans olarak 5 hafta daha devam edilir. İyileşme durumuna göre tedaviye haftada 1 veya 2 haftada 1 kez devam edilir.

  •      Akupunktur tedavisi; periferik nöropati, karpal tünel sendromu, trigeminal nevralji ve diğer nevraljiler gibi inflamasyon kökenli hastalıklarda antiinflamatuar etki sağlayarak semptomların azalmasına yardımcı olur. Parkinson hastalığı, multipl skleroz gibi hastalıklarda akupunktur tedavisi hakkında yeterli araştırma yoktur. Felç hastalarında ilk 6 aylık sürede uygulanan akupunkturun faydalı olduğuna dair literatürler vardır.

         Hastalığa göre değişmekle birlikte, nörolojik hastalıklarda tedavi 10-12 seans gün aşırı olacak şekilde başlanır. Semptomlarda azalmaya paralel şekilde haftada 1 ve ardından 15 günde 1 seansa düşürülerek azaltılarak kesilir.

  •      Uyku, günlük yaşamımızın en önemli kısmıdır. Vücudumuzun gün içindeki yorgunluğunu atabilmesi ve hücrelerin yenilenmesi için düzenli ve gerekli miktarda uyku şarttır. Beynin ve vücudun dinlenmesi, hücrelerin yenilenmesi uyku sürecinde olur. Hatta çocuklarda büyümeyi sağlayan, erişkinde ise antiaging etkisi olan büyüme hormonu sadece uykuda aktif bir şekilde salgılanabilir.

         Yetersiz uyku günlük yaşamı çok olumsuz etkiler. Kısa süreli uykusuzlukların ardından konsantrasyon bozukluğu, yorgunluk, iş ve sosyal yaşam başarısında düşme, depresif ruh hali izlenirken, kronik yani sürekli uykusuzluk durumlarında vücutta ciddi anlamda biyolojik hasar ve sağlık problemleri ortaya çıkar. 3 günlük tam uykusuzluğun ardından vücutta görsel, duyusal ve işitsel halüsinasyonlar başlar. Süreç 1 haftaya uzadığında vücuttaki hasar ölüme neden olacak düzeye varabilir.

         Uyku problemi olarak adlandırılan durumlar, gece uykuya dalmada zorluk, sık uyanma ve hiç uyuyamama olarak izlenir. Tıbbi tanım olarak uykusuzluk, 4 hafta üst üste, haftada üç gün uykuya dalmakta zorluk çekme ya da uyuyamamadır. Sebep olan durumlar içerisinde stres, beslenme hataları, uyku saatinden önce uyarıcı maddelerin alınması, vardiyalı çalışma, düzensiz hayat tarzı ve çeşitli psikolojik problemler sayılabilir.

         Uykusuzluğun tedavisinde batı tıbbı antidepresan, anksiyolitik ve hipnotik grubuna giren ilaçları kullanır. Bu grup ilaçlar uykusuzluk tedavisinde çok kısa süreli kullanılabilirler.  Uzun süreli ve doktor kontrolü dışında kullanımları sağlık açısından çok risklidir. Ciddi anlamda bağımlılık riski vardır ve direkt merkezi sinir sistemi üzerine etki ettiklerinden ölüme varabilen ciddi yan etkiler gözlemlenebilir.

         Akupunktur, uykusuzluğun en sık nedenleri arasında yer alan stres tedavisinde kullanılır. Vücutta antistres maddelerin salınımını arttırır. Beyin ve merkezi sinir sisteminde çeşitli nörotransmiterlerin salınımını etkileyerek uyku ilaçlarının oluşturduğu etkiye benzer bir etki yaratır. Tüm bunları hiçbir yan etkiye neden olmadan yapar.

         Tedavide kulak, baş ve yüz bölgesindeki çeşitli akupunktur noktaları kullanılır. Tedavi süresi ve arası hastaya göre değişmekle birlikte, başlangıçta 10 seans boyunca hergün ya da gün aşırı yapılır. 10 seans sonunda 1 hafta ara verilerek takip eden 3 hafta boyunca haftada 2 ve ardından 6 ay boyunca ayda 1 kez yapılır.

  • Akupunktur tedavisi stres, depresyon, panik atak ve benzeri hastalıkların tedavisinde kullanılmaktadır.

    Depresyonda Akupunktur Tedavisi

         Depresyon, kişinin günlük yaşamını etkileyen fiziksel ve psikolojik bozulmalarla karakterize bir hastalıktır. Uyku düzeninde bozulma, ağlama atakları, anksiyete, korku, hafızada zayıflama, konsantrasyon bozuklukları, vücutta ağrılar, mide bağırsak problemleri ve hayattan zevk alamama şeklinde kendini gösterir. İleri düzeydeki vakalarda bu şikayetler intahara kadar gidebilir.

         Modern tıpta depresyon tedavisi hipnoterapi ve/veya ilaçlarla tedavi edilir. İlaç tedavisi spesifik semptomlara değil, genel tanıya yöneliktir. Hemen hemen tüm toplumlarda tanıyı koymada ve tedaviyi belirlemede DSM kriterleri kullanılır.

         Çin tıbbında ise depresyon kendi başına bir hastalık olarak kabul edilmez. Bu tip hastalarda tedavide spesifik semptomlar hedef alınır kişiye özel tedavi oluşturulur. Akupunktur, bitkisel tedaviler, masaj ve vücudun enerji dengesizliğini düzeltmek için çeşitli enerjitik egzersizler kullanılır.

         1990’ların başından beri batı ülkelerinde depresyon tedavisinde akupunkturun pozitif etkileri gösterilmeye ve kullanılmaya başlanmıştır. Akupunkturun sinir sistemini etkileyerek nörokimyasal maddelerin salınımını sağladığı düşünülmektedir. Çeşitli çalışmalarda akupunkturun beyinde serotonin ve endorfinleri arttırarak beynin duygusal durumla ilgili bölgelerini etkilediği gösterilmiştir. Bunun dışında dopamin, noradrenalin, kortizol ve nöropeptit Y salınımını düzenleyen diğer nörokimyasal yolları etkileyerek te tedavide etkinlik sağladığı yönünde literatürler vardır.

         Literatüre göre, belli akupunktur noktalarının uyarılması beyinin ağrı ve strese olan duyarlılığını azaltmaktadır. Beynin anksiyete ve korkuya neden olan analitik kısmını deaktive ederek gevşeme sağlamaktadır.

         Tek başına akupunktur tedavisinin depresyon semptomlarını azaltmada psikoterapi ve ilaç kullanımı kadar etkili olduğuna dair yayınlar vardır ve Dünya Sağlık Örgütü depresyon tedavisinde akupunkturu bir tedavi yöntemi olarak kabul etmiştir. Tedavide akupunktur tek başına kullanılabileceği gibi batı tıbbı tedavi yöntemleriyle de kombine edilebilir.

         Tedavi hastaya ve semptomlara göre çeşitli değişiklikler olmakla beraber genelde başlangıçta hemen her gün veya gün aşırı olarak 10-12 seans uygulanır. Ardından tedaviye haftada 2 kez 5 hafta daha devam edilir. Ardından iyileşme durumuna göre tedaviye haftada bir veya iki haftada bir kez devam edilir. Tedavi 6 ay sürebilir.

    Stres ve Anksiyete Durumlarında Akupunktur Tedavisi


         Stres başlığı altında toplanan duygu durumları aslında hayatımızda kontrolumüz dışında olan bir takım olaylara vücudumuzun verdiği doğal bir reaksiyondur. Hepimizin zaman zaman yaşadığı bu durum, sağlıklı isek ve stres durumu kısa süreli ise zarar görmeden atlatılmaktadır. Ama stres düzeyi çok yüksekse veya uzun sürerse başta duygusal sağlığımız ardından da fiziksel sağlığımız bozulmaya başlar.

         İnsan vücudu stres oluşturan durumlara tepki verecek şekilde yaratılmıştır. Hem gerçek hem de düşünsel anlamdaki bir tehlike (stres yaratan durum) karşısında sempatik sinin sistemi dediğimiz sistem anında devreye girer ve ‚kaç veya savaş’ dediğimiz durum ortaya çıkar. Kalp hızı artar, göz bebekleri genişler ve sindirim geçici olarak durur. Kan kol ve bacaklara yönelir. Bu sayede gerekirse kaçar, gerekirse dövüşebiliriz. Magara adamlarında çok işe yarayan bu ‘kaç veya savaş’ durumu günümüzde aynı şekilde işlemekte fakat farklı sonuçlar oluşturmaktadır. Canımızı sıkan bir patron, sorunlu bir ilişki, sınav korkusu, ödenmesi gereken borçlar, trafik, geç kalma, gelecek korkusu vs gibi çağımız şartlarında sürekli yaşadığımız ve insanda stres durumu oluşturan her olayda bu mekanizma ortaya çıkmakta ve sürekli bir ‘kaç veya savaş’ yani stres cevabı oluşturmaktadır. Vücudun stres hormonu olan kortizon sürekli salınmakta ve kan basıncını arttırıp bağışıklık sistemini baskılamaktadır. Zamanla bu semptomlar kötüleşmekte ve anksiyete, depresyon, bitkinlik, sindirim sistemi problemleri ve baş ağrıları oluşmaktadır. 

         Çin tıbbına göre depresyon, anksiyete, stres ve benzeri duygu durumları (ve bunlara neden olan etmenler) vücuttaki enerji akışını bozar, blokaja neden olur. Bu blokaj da kendini omuz, sırt ve boyun ağrıları, baş ağrısı, sindirim sistemi problemleri, uyku problemleri, hipertansiyon vs şeklinde gösterir.

         Akupunktur tedavisinde amaç bu enerji blokajlarını ortadan kaldırarak hem semptomların hem de stres ve anksiyeteyi tedavi etmektir. semptomların tedavisini sağlamaktır. Akupunktur tedavisi ile doğal ağrı kesiciler olan endorfinler aktive edilir, kan akımı arttırılarak dokulara oksijen akımı yükseltilir, kortizon fazlalığı ve diğer zararlı artıkların temizlenmesini sağlar. Sakinleştirici etkisi ile kalp atımını yavaşlatır, kan basıncını azaltır ve kasları gevşetir.

         Tedavi hastaya ve semptomlara göre çeşitli değişiklikler olmakla beraber genelde başlangıçta hemen her gün veya gün aşırı olarak 10-12 seans uygulanır. Ardından tedaviye haftada 2 kez 5 hafta daha devam edilir. Ardından iyileşme durumuna göre tedaviye haftada bir veya iki haftada bir kez devam edilir. Tedavi 6 ay sürebilir.

    Panik Atak Hastalığında Akupunktur Tedavisi

         Panik atak hastalıklarında akupunktur etki mekanizması depresyon, stres ve anksiyete durumlarındaki etki mekanizmasına benzer. Panik atak hastalarında kuşku, korku ve endişe yönünde bozulan psikolojik dengeyi tekrar yerine getirir. Vücudun mutluluk ve haz alma sisteminin parçası olan endorfin ve seratonin gibi kimyasalların seviyesini arttırır. Vücudun stresle baş etmesi ve endişe verici durumlardan kurtulmasını sağlayan kortizol maddesinin salınımını düzenler.

         Tedavide ilk 10 seans her gün veya gün aşırı yapılır. 10 seans sonunda 7-10 gün ara verilir. Takip eden 3 hafta boyunca haftada 2 kez, takip eden 6 ay boyunca ayda 1 kez seanslara devam edilir. Hastalığın tekrarlamaması için yılda uygulanacak 1 ya da 2 seans yeterli olacaktır.

 
Bu web sitesinde bulunan yazilarin tümü sadece bilgilendirme amaçlıdır. Bir uzmana danışılmadan bilinçsizce yapılmaya çalışılan herhangi bir uygulamadan doğabilecek zararlar nedeniyle Dr. A. Ersin Atay sorumlu tutulamaz. Bu web sayfasini ziyaret eden kisi bu kuralları kabul etmiş sayilir. Sitede bahsi gecen herhangi bir cihazla ilgili verilen bilgi ve bahsi gecen herhangi bir uygulama tarafimdan yapıldığı ve muayenehanemde bulunduğu anlamına gelmez. Sadece bilgilendirme amaçlıdır ve bununla ilgili herhangi bir sorumluluk kabul edilemez.
   
Tüm Hakları Saklıdır © 2017. Doktor Ahmet Ersin ATAY Designed by Spektra